Günlük Hayatta İşinize Yarayacak İngilizce Fiiller

Turizm İngilizcesi

 Bloğumda Turizmci arkadaşlarımızın yararlanabilmesi için profesyonel kaynaklar sunmaya devam ediyorum. Şimdide günlük hayatta ve otelcilik hayatınızda kullanabileceğiniz ingilizce verbler paylaşıyorum. Bunlar günlük konuşmanızda sizi fazlasıyla destekleyecektir. Daha önce Turizm İngilizcesi anlamında bir paylaşımımız olmuştu bunu bu kelimelerle desteklersek daha çok işimize yarayacağını düşünüyorum.

 Turizmde misafirlerle anlaşmak kadar iyi iletişim kurmak çok önemlidir. Bir çok otelci problem çözer ve misafirlerle anlaşır fakat atladığımız en büyük sorun misafir memnuniyetidir. Bu memnuniyet ancak misafir ile iyi diyalog kurmakla sağlanır. Gereğinden fazla konuşun demiyorum fakat iyi bir iletişim kurun. Bu sizin otelinizi misafir memnuniyeti konusunda iyi bir dereceye ulaştıracaktır ve gerek yorum gerek tekrar misafir olarak size dönüşü olacaktır.


 Bu iletişimi Türkçe'de olduğu kadar Turizm İngilizcesinde de desteklememiz gerekiyor. O nedenle ne kadar fazla ingilizce kelime ve cümleler öğrenirsek eğer o kadar sağlıklı iletişim kurabiliriz. Genellikle otellerde yabancı misafirler personelin iyi ingilizce konuşamamsından muzdariptir personelinizin ve kendinizin eksikliklerini kapamak ve gerekli eğitimleri vermek bu izlenimleri düşürecektir. 


add up: eklemek, ilave etmek, toplamak
back away: geri cekmek, vazgecmek
back down: caymak, pes etmek, sozunden donmek
back out: caymak, doneklik etmek
back up: desteklemek, geri geri gitmek
be carried away: goturulmek, kapilmak, akintiya kapilmak
blow out: patlama, ufleyip sondurmek
blow up: havaya ucurmak, patlak vermek, patlamak
break away: sevgiliden ayrilmak, ayrilmak
break down: arizalanmak, kontrolu kaybedip birden bire aglamaya baslamak, travma gecirmek
break in: alistirmak, kirmak, cokertmek, terbiye etmek, egitmek
break into: zorla girmek
break off: kirilip ayrilmak, kirilmak, ilisigini kesmek
break out: patlak vermek, birden bire baslamak
break through: yarip gecmek, dogmak, gorunmek
break up: parcalara ayrilmak, iliskiyi bitirmek, bitirmek
bring about: beraberinde getirmek, neden olmak, sebep olmak
bring forward: one surmek, ileri surmek, nakletmek
bring out: yol acmak, neden olmak, uretmek
bring up: cocuk buyutmek, yetistirmek, sozetmek
bugger off: gitmek, basip gitmek, yaylanmak
call at: hastayi yoklamak, ugramak, ziyaret etmek
call back: yeniden telefonla aramak, arayan kimseyi geri aramak, caymak
call for: -i istemek, gerekli olmak
call in: davet etmek, iadesini istemek
call off: iptal etmek, vazgecmek
call on: istemek, ugramak, ziyaret etmek
call upon: davet etmek, talep etmek
call out: izinsiz yuksek sesle konusmak, bagirarak soylemek, rica etmek
carry on: isi surdurmek, tasimak, devam etmek
carry out: yerine getirmek, uygulamak, basarmak
catch on: anlamak, tutulmak
catch up: senden onde giden birisini yakalamak, ayni seviyeye gelmek
check in: giris yapmak, kaydolmak
check out: cikis yapmak, muayene / kontrol etmek
cheer up: neselendirmek, moralini duzeltmek
clear up: aydinlanmak, cozumlemek
come about: dogmak
come across: karsilasmak, rastgelmek, denk gelmek
come along: birlikte gelmek, eslik etmek, gelmek, bulunmak, ilerlemek, gelismek
come around: ugramak, dirilmek, canlanmak, ayilmak
come round: tutumunu degistirmek, razi olmak
come at: saldirmak, ulasmak, ugrasmak
come away: ayrilip gelmek, sokulmek
come before: huzura cikmak, once gelmek
come by: edinmek, kazanmak, elde etmek
come down with: nedeniyle hastalanmak, yataga dusmek, yakalanmak
come into: mirasa konmak, elde et
come off: cikmak, basari kazanmak, dusmek
come out: ortaya cikmak, cikmak, gorumek, gozukmek, hapisten cikmak
come to: (hesap) tutmak, iyilesmek, ayilmak
come up with: ileri surmek, one surmek
come upon: karsilasmak
count on: guvenmek, bel baglamak
cross out: cizmek, karalamak, silmek
cut down: azaltmak
do away with: -i ortadan kaldirmak, feshetmek
draw back: geri almak, geri kalmak
draw up: ayarlamak, duzenlemek
drop in: habersiz ziyaret etmek, birakmak
drop off: indirmek, uyuyakalmak, arabayla birakmak
drop out: birakmak, uyelikten ayrilmak, cikmak
fall apart: dagilmak, parcalara ayrilmak
fall back upon: basvurmak, el atmak, muracaat etmek
fall back on: -e basvurmak
fall behind: (with) geride kalmak, yetisememek
fall for: bitmek, cok begenmek, bayilmak
fall off: azalmak, dusmek, dokulmek
fall out: kusmek, bozusmak
fall through: basarisiz olmak, vazgecilmek
fall to: baslamak, girismek
fall upon: -e saldirmak, rastlamak
fall on: hucum etmek, saldirmak
figure out: -i anlamak, -i cozmek
find out: kesfetmek, ortaya cikarmak
get across: anlatmak, aciklamak, anlasilmak
get along: anlasmak, yetmek
get at: demek istemek, kastetmek
get away with: cezasini gormemek, you can get away with that?
get behind: geride kalmak, arkasina gecmek
get by: gecin, idare etmek
get down: asagi inmek, birisini uzmek
get down to: baslamak, girismek
get in: girmek, kabul edilmek
get off: inmek, yola cikmak
get on: binmek, konuya girmek, bir araca binmek
get out: defol, cikmak, cikartmak
get over: basa cikmak, atlatmak
get rid of: basindan savmak
get through: basarmak, bitirmek, icinden gecmek
get to: baslamak, dalavereyi anlamak, canberksevim
get up: ayaga kalkmak, ayaga kaldirmak
give away: bagislamak, hediye olarak vermek
give in: teslim etmek, teslim olmak
give off: cikarmak, kacirmak
give out: dagitmak, bildirmek, ilan etmek
give up: vazgecmek, birakmak, pes etmek
go after: yakalamak icin pesinden gitmek, kovalamak, pesinde olmak
go against: aykiri olmak, karsi gelmek
go ahead: ilerlemek, devam et
go by: gecmek, gecip gitmek
go down with: hastalanmak
go for: gayret etmek, cabalamak, bulmak
go off: gitmek, calmaya baslamak, ates almak
go on: devam etmek, surdurmek
go on with: -e devam etmek
go over: -i tekrar gozden gecirmek
go through: goz atmak, kontrol etmek
go up: yukselmek
hand down: kusaktan kusaga devretmek, karar vermek
hand in: el ele, iletmek, teslim etmek
hand out: dagitmak, cikmasina yardim etmek
hand over: teslim etmek, aktarma
hang up: asmak, ertelemek, telefonu kapatmak
hear about: -den haberi olmak
hear from: haber almak
hear of: ogrenmek
hold off: defetmek, kacinmak
hold on: dayanmak, telefonda bekletmek
hold up: yukari kaldirmak, tutmak, desteklemek, gecikme
keep away: uzak durmak, uzak tutmak
keep in touch with: -ile temasi surdurmek, -ile iliskiyi koparmamak
keep off: uzak durmak, bir seyi yapmaktan kacinmak
keep on: yapip durmak, -e devam etmek, surdurmek
keep out: disinda kalmak, disarida birakmak
keep up: devam ettirmek, ayak uydurmak
keep up with: -e ayak uydurmak
lay off: isten cikarilmak
let down: hayal kirikligina ugramak
let off: cezadan veya bir vazifeden muaf tutulmak, patlamaya neden olmak
live on: yasamaya devam etmek, ..yiyerek yasamak
live off: gecimini bir sey ya da isten saglamak
look after: cocuga bakmak, bakmak
look back on: hatirlamak, animsamak
look down on: -i hor gormek
look for: aramak, arastirmak
look forward to: sabirsizlikla beklemek, can atmak
look in: kisa bir ziyarette bulunmak
look into: incelemek
look on: bakip durmak, seyretmek, birlikte kitap okumak
look out: -e dikkat etmek, disari bakmak
look for: bulmaya calismak, -i aramak
look over: gozden gecirmek, incelemek, kontrol
look round: her turlu olanaga basvurmak, dolasmak
look around: bakinmak, etrafina bakinmak
look through: incelemek
look to: basvurmak, bel baglamak
look up: gozleri yukari dikmek, sozlukte aramak
look up to: bir kisiye hayranlik veya saygi duymak
make for: bir yere yonelmek, ona dogru gitmek, mumkun kilmak, sonuclanmak
make out: bir seyi anlamak, ayirt etmek, resmi bir belgeye gerekli herseyi yazmak
make up: meydana getirmek, barismak, makyaj yapmak
make up for: telafi etmek
pass away: olmek
pass down: nesilden nesle gecmek
pass for: olarak gecmek, diye kabul edilmek
pass out: bayilmak, kendinden gecmek, bir grup icindeki herkese bir sey dagitmak
pay off: borcunun tamamini odemek
pick up: devsirmek, hizlanmak, rastgele bulmak, almak
point out: belirtmek, aciklamak
pull down: birisini uzmek, bir binayi yikmak
pull out: cekip cikartmak, uzaklasmak
pull through: ciddi bir hastaliktan kurtulmak, iyilesmek
put across: bir seyi acik ve net sekilde aciklamak
put aside: bir tarafa koymak, kaldirmak, biriktirmek
put down: bir seyi yere koymak, oldurmek (hayvan)
put forward: bir fikir ortaya koymak
put off: ertelemek
put on: giyinmek, bir aleti calistirmak, eklemek
put out: sondurmek, ilan etmek, duyurmak
put through: arama yapmak, telefona baglanmak, basariyla tamamlamak
put up with: tahammul etmek
run across: rastlamak, beklenmedik bir zamanda sorunla karsilasmak
run after: kovalama, yakalamaya calismak
run away: kacmak, zor bir durum ile ugrasmaktan kacinmak
run down: araba ile birine carpmak, gucunu kaybetmek
run into: rastlamak, guclu bir sekilde vumak
run out: tukenmek, disari kosmak
run over: tasmak, kazara araba ile carpmak
see off: yolcu etmek, kapiya kadar gecirmek
see out: birseyi sonuna kadar gormek
see to: halletmek, ugrasmak, ilgilenmek
send for: birisini mesaj yoluyla gorusmeye cagirmak, posta ile siparis talep etmek
send out: bir seyin baska insanlara ulasmasini saglamak, uretmek
set aside: bir tarafa birakmak, bir kenara koymak
set off: yola cikmak
set out: -e koyulmak, -e kalkismak, yola cikmak, bir seye niyetlenerek ise koyulmak
set up: bir seyi kurmak veya baslatmak
show off: hava atmak
show up: varmak, gorunmek ortaya cikmak
stand by: zor durumdaki birisinin yaninda olmak, onu desteklemek
stand for: temsil etmek, bir kelimenin veya kelime grubunun kisaltmasi olmak, dayanmak, tahammul etmek, aday olmak
stand out: kolayca gorulebilmek
take after: benzemek
take apart: parcalara ayrilmak
take away: yerinden cikartmak, cikartmak
take back: geri almak, geri goturmek, eskiyi hatirlamak
take down: parcalara ayrilmak, yazmak
take for: bir seyle karistirmak, bir seyi konuyu veya kisiyi bir sekilde algilamak
take in: aldatmak, kandirmak, anlamak, elbise daraltmak
take off: kiyafetini cikarmak, ucagin yerden havalanmasi, taklit etmek
take on: bir isi veya sorumlulugu kabul etmek, ise almak
take out: bir seyi bir yerden cikartmak, bir yere biriyle gitmek
take over: bir seyin kontrolunu veya sorumlulugunu ele almak
take up: bir etkinlige baslamak, belli bir miktar zaman kullanmak veya caba harcamak, kiyafetin bir parcasini kisaltmak
tell apart: kisi ya da nesneler arasindaki farklari soylemek
tell off: azarlamak
throw up: kusmak, terk etmek, reddetmek, uretmek
tough out: dayanmak, gogus germek, karsi koymak
try on: elbise denemek
try out: denemek
turn away: kabul etmemek, birinin iceri girmesine izin vermek
turn back: ters yone gitmek, geri donmek
turn down: reddetmek, bir aletin sesini kismak
turn into: baska bir seye donusmek
turn off: bir aletin calismasinin durdurmak
turn on: bir aletin dugmesine basarak calistirmak
turn out: olaylarin ve kisilerin beklenmedik bir hal almasi, bir aleti kapatmak
turn over: kontrolu birisine vermek, polise teslim etmek
turn to: yardim icin birisine basvurmak
turn up: bir seyin hizini, sesini, gucunu arttirmak, varmak
wash away: suyun hareketi ile bir seyi yok etmek
watch for: beklemek, gozlemek, kollamak
watch out: dikkat etmek
wear off: yavas yavas azalmak
wear out: bir seyi tukenene kadar kullanmak, birisini cok yormak
wind up: bitirmek, rahatsiz etmek, sarmak
wipe out: tamamen ortadan kaldirmak
work out: cozmek (problem), antreman yapmak

Yorumlar